KÖYÜMÜZÜN TARİHİ

 

FRANSIZ İŞGALİ, SEÇİMLER VE CEYLANLI KÖYÜ      
 
 

Osmanlının birinci dünya savaşından yenik çıkması üzerine yurdun her köşesi düşmanlarca işgal edilmeye başlandı.

 

23 Temmuz 1918 yılında, Hatay da,  Fransızların işgaline uğradı. Tüm ülkede olduğu gibi, Hatay’da da halk işgale silahla karşılık verdi. Mücadele iki yıl sürdü. Ancak, Türkiye’nin Fransızlarla 2 eylül 1921 de yaptığı Ankara antlaşmasında Hatay sınır dışında kaldı ve işgale zorunlu boyun eğdi.

FRANSIZ İŞGALİ, SEÇİMLER VE CEYLANLI KÖYÜ


 

Osmanlının birinci dünya savaşından yenik çıkması üzerine yurdun her köşesi düşmanlarca işgal edilmeye başlandı.

 

23 Temmuz 1918 yılında, Hatay da,  Fransızların işgaline uğradı. Tüm ülkede olduğu gibi, Hatay’da da halk işgale silahla karşılık verdi. Mücadele iki yıl sürdü. Ancak, Türkiye’nin Fransızlarla 2 eylül 1921 de yaptığı Ankara antlaşmasında Hatay sınır dışında kaldı ve işgale zorunlu boyun eğdi.

 

Yirmi yıl süren işgalde Hataylılar kurtuluş mücadelesini bırakmadılar. 1936 yılına gelindiğinde, Hatay’ın kaderini değiştirecek iki önemli gelişme oldu. Motreaux konferansında imzalanan boğazlar sözleşmesinde Türkiye boğazlar üzerinde tam hakim konumuna gelirken uluslar arası alanda da güçlenmiş oluyordu. Bu Hataylıların moralini çok yükseltti. İkinci önemli gelişme Avrupa da yaşanmaktaydı. Almanya ve İtalya’nın saldırgan ve yayılmacı politikaları karşısında Fransa tedirgin ve kuvvetlerini merkezde toplanmanın hesaplarını yapmaktaydı. İkinci dünya savaşı kapıdaydı. Bu durum karşısında Fransa Suriye ile 9 eylül 1936 da manda idaresine sonra veren zorunlu bir anlaşma imzaladı.

 

Ancak, bu antlaşma İskenderun sancağını Suriye’nin bir vilayeti haline getirmekteydi. Türkiye bu duruma derhal müdahale etti. 26 eylül  1936 da hariciye vekili Tevfik Rüştü Aras konuyu milletler cemiyetinde gündeme getirdiyse de olumlu bir cevap alamadı. Bunun üzerine Atatürk 1 kasım tarihinde meclisi açılış konuşmasında “bu günlerde büyük Türk milletini meşgul eden bir Hatay davası vardır. Muhterem meclisinizin dikkat nazarlarınızı bu büyük dava üzerine çekerim” diyerek konuyu bir devlet politikası haline dönüştürdü.

 

15 asım 1936 da Suriye de yapılan birinci derece seçimlerin Türkler tarafından boykot edilmesiyle bir oldu bitti önlenmeye çalışıldı. Suriyeliler “İskenderun sancağı, Suriye’nin ayrılmaz bir parçasıdır diye diretirken “Türkler kırk asırlık Türk yurdu yad ellerde esir kalamaz” diyordu.

 

1937 yılı bu çekişmelerle geçti. Nihayet konu milletler cemiyetine götürüldü. Cemiyet 29 mayıs 1937 de sancak statüsü ve anayasasını kabul ederek halkın kendi kaderini tayin hakkını ve seçimlerin 28 mart ve 15 nisan 1938 tarihleri arasında eşit ve adil şartlarda yapılmasını karalaştırdı.

 

 Bu karar karşısında, Suriye’liler ve onlara destek veren Fransızlar Hatay’ da bir terör havası estirmeye başladılar. Ermeniler ve Hatay ‘da Arapça konuşan gençlerin oluşturduğu bazı cemiyetler de bu ve tedhişe katılmışlardır.

 

Seçimlerin Türkler aleyhine sonuçlanması için her yola baş vurulmaktaydı. Buyollardan biri de  propaganda faaliyetleriydi.

 

Hatay’ın dağ köyleri dindar, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı insanlardı. Şapka giymeye karşı özel bir dirençleri vardı. Bu durumların farkında olan düşmanlar, özellikle Türkiye Cumhuriyetinin “ islamiyetten ayrıldığını, Hıristiyanlığı benimsediğini, kılık kıyafetlerini de Hıristiyanlığa uydurduğunu…” propaganda etmeye başladılar. Bu faaliyetlerinde ele geçirdikleri  din adamlarını kullanmaktaydılar. Hassa, Söğüt köyü, Aktepe, Ceylanlı köyü ve İskenderun tarafındaki dağ köyleri bu propagandalar için uygun alanlar olarak belirlenmiş, propaganda buralarda yoğunlaştırılmıştı. Hatay kurtuluş mücadelesine katılmış olan  ve  seçim döneminde  Aktepe nahiye müdürlüğü görevinde bulunan emekli öğretmen Nuri Aydın Konuralp anılarında, bu manada ,Aktepe’de yaşanan bir olayı şöyle anlatır:

 

“…Bir gün bize kimliği bilinmeyen bir adam getirdiler. Getirenler dediler ki:  ‘Bu adamı biz, toprağı öperken elini göğe kaldırıp dua eder vaziyette  yakaladık’ , dediler. Peki, kendisiyle konuşmadınız mı? Dedim. Evet konuştuk; ‘Türkiye ‘den kaçmış çünkü orada kuranı kerimleri toplamışlar, hep kuyulara doldurmuşlar. Camilere de haç koymuşlar, işte onun için toprağı öpüp Allah’a hamdu sena ediyormuş’ , dediler. İsmi de Abdulcebbar’mış. Durumundan şüphelenilen bu şahsı derhal muayene ettirdim. Şahıs sünnetsiz çıktı. Ermeniymiş.

 

Aynı yazar yine anılarında ceylanlı köyü için de şu açıklamalarda bulunur;

 

“…Kırıkhan da Ader adlı bir ermeniyle, Ceylanlı köyünde molla Mustafa : (Türkler şapka giymişlerdir. Müslümanlıktan çıkmışlardır. Onların katli helaldir.) diye 20 silahlı türkü de yanlarına partizan olarak ve Fransızlardan maaşlı, Suriye adına reylerini kullandırmak için herkese göz dağı vermekteydi.”

 

Gerçekten Molla Mustafa ceylanlı köyünde, din adına halkın güvenini kazınmış biridir. Halk o günün şartlarında bu kişinin  Fransızlar hesabına çalışabileceğini aklına bile getirmemektedir. Ancak, bu kişi, ısrarla  : “Türklerin Müslümanlıktan çıktığını, islamiyetin Suriye de yaşanmakta olduğunu, bu nedenle Suriye lehine oy kullanmak gerektiğini…” anlatıp durmaktadır. Köy halkı bu açıklamalar karşısında kararsızlık çekmektedir. Kendi aralarında toplanır ve durumu bir de Antakya da bulunan  Hacı Muhammed efendiye danışma kararı alırlar. Bu iş içinde üç kişilik bir heyet seçerler: seçtikleri üç kişiden biri Molla Mustafa’dır. Heyet Hacı Muhammed efendiye durumunu arz eder. Hacı Muhammed efendinin cevabı kısa ve kesindir : “ Siz Türksünüz ve oylarınızı Türkler lehine kullanmanız gerekir.” Ancak dönüş yolunda Molla Mustafa diğer iki kişiyi ikna ederek, köylüye, Hacı Muhammed efendinin :           “ Suriye lehine oy kullanılması gerektiğini söylediği” şeklinde açıklama yapılarak köylü kandırılır.

 

Molla Mustafa’nın seçimlerin ardından Suriye ye kaçmış olması bu ihanetinin belgesi olsa gerektir.

 

Gerçek anlamda bu köy halkı, devletine bağlı, dindar insanlardır. Gerçekte Ceylanlı Birinci dünya savaşı sırasında;  Yemen’de Arif’i,  Selanik’te  Köse Osmanoğlu Mustafa’yı , Rus cephesinde Hamzalar’dan Ahmet’i şehit vermiş bir köydür.

 

Keza,  Hatay’da  Fransız işgali karşı başlatılan silahlı mücadeleye bu köy halkının katkıları kesin olarak bilinmektedir. Hatay silahlı mücadelesinde meşhur “Boklu Kaya” Harbi olarak bilinen olayın hareket merkezi Ceylanlı Köyüdür.  Savaşın öncüleri Eşmişek’te karargah kurmuşlar,  bütün silahlı güçler buraya davet etmişler ve harekat buradan başlatılmıştır. Bu safhada Türklerin iaşesi Ceylanlı Köylülerince  sağlanmıştır. Bunlar  Konuralp’in ilgili eserinde açıkça anlatılmaktadır.

 

Yine , Türk askeri Bulgur Pınarı’nı geçerek Hatay topraklarına girdiğinde, köy halkı askerleri yolda karşılaşmış;  “Yelocağı”  mevkiinde askerin ayağına tosun keserek çoşku, sevgi ve bağlılıklarını göstermişlerdir.

 

Öte yandan, Ceylanlı’nın sayılı şairlerinden Aşık Hacı’nın Türk askerinin Hatay topraklarına ayak basması üzerine yazdığı şiir, bu köy halkının   ortak duygu ve düşüncelerini yansıtır. 

 

Tüm bu gerçekler dikkate alındığında : Hatay’ın Fransız işgalinden kurtuluşu döneminde yapılan seçimlerde Ceylanlı Köyü halkının Suriye lehinde oy kullanmış olmasını, Türkiye karşıtlığı biçiminde  düşünmek son derece yanlıştır

 

 

 

Aşık Hacı’nın ilgili şiiri:

 

TÜRK  ASKERİ  HATAY’DA

-Türk  Askerine  övgü. 1938-

 

 

Dini bir  yoluna  sancak  açıldı

Dünyanın  belini kırdı  bu  Türkler

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de

Kafirin  belini  kırdı  bu  Türkler

 

Türkiye’miz  her  diyara  baş  oldu

Kafir  düşman  ara  yerde şaş’oldu

Kumandan Mustafa Kemal Paş’oldu

Büyük bir devlete  erdi  bu Türkler

 

Türkiyemiz  gayet  mühim ziyade

Yüz bin  süvariyle, yüz bin  piyade

Bozantı, Adana ,Çukurovada

Belki  yüz bin düşman  kırdı  bu  Türkler

 

Türkiye  askerin çekti  getirdi

Ermeninin ocağını  batırdı

Kırıkhan’a merkez  kurdu  oturdu

Haleb’e  telgraf  verdi  bu Türkler

 

Türkiye  atına  hemen binici

Arkadan  bin beş yüz  imdat  gelici

Gezbel’den Atık’ı  tuttu  bir  ucu

Belan  gediğini  sardı  bu  Türkler

 

Aşık  Hacım  Hakka  eder  niyazı

Ölen  şehit  olur, kalanlar gazi

Muhammet  yazılan  sancağın yüzü

Dal kılıç meydana endi  bu  Türkler...

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol