Şiirlerimiz

Aşık Hacı’nın  şiiri:

 

TÜRK  ASKERİ  HATAY’DA

-Türk  Askerine  övgü. 1938

 

 

Dini bir  yoluna  sancak  açıldı

Dünyanın  belini kırdı  bu  Türkler

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de

Kafirin  belini  kırdı  bu  Türkler

 

Türkiye’miz  her  diyara  baş  oldu

Kafir  düşman  ara  yerde şaş’oldu

Kumandan Mustafa Kemal Paş’oldu

Büyük bir devlete  erdi  bu Türkler

 

Türkiyemiz  gayet  mühim ziyade

Yüz bin  süvariyle, yüz bin  piyade

Bozantı, Adana ,Çukurovada

Belki  yüz bin düşman  kırdı  bu  Türkler

 

Türkiye  askerin çekti  getirdi

Ermeninin ocağını  batırdı

Kırıkhan’a merkez  kurdu  oturdu

Haleb’e  telgraf  verdi  bu Türkler

 

Türkiye  atına  hemen binici

Arkadan  bin beş yüz  imdat  gelici

Gezbel’den Atık’ı  tuttu  bir  ucu

Belan  gediğini  sardı  bu  Türkler

 

Aşık  Hacım  Hakka  eder  niyazı

Ölen  şehit  olur, kalanlar gazi

Muhammet  yazılan  sancağın yüzü

Dal kılıç meydana endi  bu  Türkler...

 

Gallep Abdullah   Yazdır 
 
 
 

Gallep Abdullah

Gerçek adı Köse Osman Oğlu Abdullah'dır. Kırıkhan Ceylanlı Köyündendir. Yörede Gallep Abdullah olarakta tanınır.
Köyünde "Hafif" diye bir kıza sevdalanır ama bir türlü sevdiğine kavuşamamıştır. Şiirlerinin çoğu bunun üzerinedir.

Sevdiği Hafif’e yazdığı bir şiiri

Yıkıldım sevdiğim gel beni kaldır
Bilmiyom fikrini kız bana bildir
Ya merhamet eyle yada vur öldür
Sevdanı başımdan ıramaz oldum

Kız toza bulandı elbisen üstün
Beni öldürmek mi garezin kastın
Ben idim ezeli sevgili dostun
Şimdi ben yanında yaramaz oldum

Kör olsun zamane böyle bir asır
Dostumun sözünde bulunmaz kusur
Bilmiyom yüz birli bilmiyom esir
Şol usul boyların göremez oldum

Seni gül sanırdım meğer dikensin
Tükettin ömrümü ömrün tükensin
Çiçekler içinde güne- bakansın
Bir sözün üstünde duramaz oldun

Kara gözlüm su getirir dereden
Seni bana nasip etse yaradan
Acı haberlerin aldım aradan
Kırıldı dizlerim varamaz oldum

KUL ABDULLAM derki içerim yanar
Bilmiyom bu ataş ne zaman söner
Dostumun gülüne kargalar konar
El sunup goncasın deremez oldum

KUL ABDULLAH(Köseoğlu)

           

Alan Yaylası : Yeğen Ali, Ceylanlı   Yazdır  E-posta 
04 Şubat 2005,

ALAN YAYLASI

 

Bahar geldi yayla vakti yaklaştı

Duman duman oldu başı Alan’ın

Çüştele çalıyor baştan karalar

Ötüşür elvanlı kuşu Alan’ın

 

Ücesini kör dumanlar bağladı

Salmadı züğürtlük beni eyledi

Kürt yurduna vardı pınar ağladı

Kurumaz gözünün yaşı Alan’ın

 

Bir mektubum gelmez gözümün nuru

Melul melul kaldı haymanın yeri

Kayseri, Urum, Binboğa'ya doğru

Bulunmaz menendi eşi Alan’ın.

 

Derdimi arttırır yaylada kuşlar

Akıyor gözümden kan ile yaşlar

Gurbet elde olan garip gardaşlar

Burcu burcu kokar taşı Alan’ın.

 

Bir dertli görsede derdini döker

Aslı Kerem gibi ateşe yakar

Ciğerin gösterir bendini söker

Açılır gerdanı döşü Alan’ın

 

Lale sümbül mor menekşe karışır

Tor şahanlar birbirine erişir

Aslı Kerem bozkurt gibi uluşur

Şenlik ile gelir hoşu Alan’ın

 

Yiğen Alim elbet derdini söyler

Giyinmiş lalesin al-yeşil dağlar

Gül gülistan olmuş Eşmişek-Pağler

Çayır çimen olmuş başı Alan’ın.

 

Göv Ali (Yeğen Ali), ceylanlı Köyü. Kırıkhan

 

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol